17 Mayıs 2013

.!



Viyana'da Deerhunter konserinde tanımıştım Can'ı.  Mimar.

 Şöyle güzel bir web sitesi var.


Hoşunuza gidebilir.

16 Mayıs 2013

PJ Harvey & Thom Yorke-This mess We're in



....

Bsklt


Yanlış yere bakıyorsun.

Bisiklete diyorum..

Süper!

Arkadan Müdahale-Kenan Başaran



Kenan'ı uzaktan takip ettiğim zamanlarda da "bir kaç gün beraber takılırsak kesinlikle çok iyi anlaşırız" dediğim insanların başında geliyordu. Biliyorum ve bu konuda çok fazla yanılmıyorum.  Bugün sabah Mecidiyeköy'de kahvaltı yaptık ve yaklaşık -buraya dikkat- 130 dakikalık bir röportaj gerçekleştirdik. Eh, muhabbetin sonuna Uğur Vardan abimiz de katılınca çok keyifli olduk ama işte süre bitmiş, hepimiz aynı anda  gazetelerimize doğru hareket etmek zorunda kaldık.. 

Kenan Başaran Hürriyet gazetesine geçti. Çok iyi ve anlamlı bir transfer. Bu mecralarda böylesine yetenekli ve güzel insanların olması nefes aldırıyor. Ben onlara kısaca Radikal ekibi diyorum. Banu Yelkovan'ı, Bağış Erten'i de katın aralarına.. Muhabbet süperdir. Hemen hepsinde futbolun dışında yaşama dair güzel duruşlar olduğu gibi dikkat çekici ayrıntıları muhabbet esnasında anlarsınız ki anlatı güzelliğine sahipler. Ortak bir estetik dil bulmuşlar sanki.  FİFA Kura çekimi esnasında beni diğer masanın sıkıcılığından -isim vermeyeyim şimdi- Uğur Vardan hinlik yapıp kurtarmıştı, gecemi güzelleştirmişlerdi zira gerçekten takdir edilesi ve güzel insanlar.. İşte bu insanlardan..

Kenan Başaran bir kitap yazdı.

Mevzubahis konu 3 Temmuz şike davası süreci. Öyle doğru ve güzel bir noktada durmuş ki ne yazarsanız yazın birilerini kızdırabileceğiniz konuda tertemiz kalmayı başarmış yazar.

"Arkadan Müdahale" isimli  bu eser kolay okunabilir muazzam bir şike davası süreci anlatısı. Böylesine sıkıcı bir konuyu bu şekilde anlatmak yazarın mahareti. 

Okumaya başladığında göreceksiniz ki tek sayfasından dahi sıkılmayacaksınız..

İnsanın arkadaşıyla röportaj yapmasının sıkıntısı da 130 dklık çözümleme! Üstelik bu güzel yaz gününde bir de şifayı kapmışız..  Uyudum kalktım ve sabaha bitecek.. Cuma akşamı futbolburadacom sitesinde Cumartesi BirGün'de olacak bu güzel röportaj.. Kaçırmayın.

15 Mayıs 2013


Mert Tünay-Taş



Eski sevdiğim bir abinin yakın arkadaşı.  Reklam müziklerinde de görüyorduk onun adını. Şurdan bakabiliriz.. Güzel müzisyen ve güzel adam

Wye Oak - For Prayer



Gecenin on ikisinde başlama vuruşu yapıldı. 6-6’ydı maç. Bitime az bir süre vardı. Murat Fevzi Tanırlı çok ince gördü Uğur Meleke’yi. Ben ceza sahası içerisine doğru kaçtığımda jeneriklik üç gol atan gecenin kahramanı Uğur Meleke zarif bir şekilde topu önüme bırakıp kalecinin önünde pozisyon aldı ama ben artık kaleci ile karşı karşıya kalmıştım ve yaklaşık on yıl sonra ayak bastığım halı sahada ilk golümü atmaktan imtina etmedim. Asist Uğur Meleke. Hazırlayıcı ise Murat Fevzi Tanırlı. Yeni yaşamımdaki en sıkı dostlarım. Bir dönem Taktik ekini çıkartmış ekip.  Gerçek şu ki ben gerçekten de golü atmıştım!

 12 Eylül 2011’de bu memlekete dönüş yaptıktan sonra belki de ilk defa şöyle bir durup geriye baktım, soluklandım. Eve gidince bu anı yazacağım dedim kendime. Sabah gazeteyi çıkartmış, öğlen internet sitesiyle ilgilenmiş ve akşama doğru röportaj yapacağım insanın yazdığı kitabı okuduktan sonra Hayatım Futbol dergisine Dortmund’u yazdım. Sabah saat beş, elimde kahve ve güzel bir müzik eşliğinde ben sözümü tutuyorum. Yukarıda anlatılan Almanya’daki son üç yılımda hayalini kurduğumdan da öte bir şey! Oysa geldiğimde her şey ne kadar kötüydü?

Her şey üst üste gelir. Bir olumsuzluk, diğer pek çok yıkımın da kaynağıdır aslında. 7 yıl 7 ay kaldığım Almanya’daki en kötü 7 günüm buraya gelmeden önceki son bir haftadır. Ailenin her bir ferdiyle ayrı ayrı olmak üzere kavga ettim. O dönem kız arkadaşım da ailesiyle memlekette izinde olduğundan onu kaybetmekten kurtarmıştım kendimi. Sahip olduğum tek sermaye olan arabamı satarak normal koşullarda ülkede bir yıl çalışmadan geçinebilecek şekilde ayarlamıştım ama dedim ya her şey üst üste.. Gelmeden önce Prag dönüşü yapılan kaza içerisinde o araba da gitti.

Kader diyorum buna ben. Türkiye’den Almanya’ya geldiğim zamana benziyor.  Sıfırdan başlıyorsun ve yaşamının geride kalan kısmını, öncesinde olmayan yeni insanlarla geçireceksin. Elinde hiçbir şey yok!

Hiçbir şeyim yoktu.

Görünürde bir kız arkadaşım vardı ama siz de takdir edersiniz ki hiçbir şeyi olmayan adamın kız arkadaşı da uzun süreçte olmaz. Üstelik kader diyorum ya, kısa süreliğine de olsa yine bir doktora tercih edilecektim. Ve yine sonrasında yaşanılan pişmanlık, benim kaderimi değiştirmeyecekti.

Hikayem bol, anlatacaklarım çok.. Üstelik henüz Almanya'da iken bugünkü yaşamı kurgularken bu blogu da unutmamıştım tam da bugün yeniden başladığım haliyle..